Bilişsel Davranışçı Terapi
Bilişsel Davranışçı Terapi olayları algılama şeklimizin duygusal reaksiyonlarımızı etkilediği düşüncesi üzerinden yola çıkar. İlk bilişsel davranışçı terapi yaklaşımı Amerikalı psikolog Albert Ellis tarafından 1950’li yıllarda geliştirildi. 1960’lı yıllarda Aaron Beck’in depresyon tedavisi için geliştirdiği Bilişsel Terapi pek çok ruhsal bozukluğa uyarlanarak yaygın hale geldi. 2000’li yıllarda Bilişsel Davranışçı Terapi akımı kontrol ve duygusal kaçınma üzerine yoğunlaşarak ‘’düşünme ve duygular üzerinde kontrol sağlamaya çalışmak bir sorun mu yoksa çözüme giden bir yol mu?’’ sorgulamasını yapmaya başladı.
Bilişsel Davranışçı Terapide olaylara yönelik tutumumuz, olayların kendisinden daha önemlidir. ‘’Olayları olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz’’ Bilişsel Davranışçı terapistlerin sıkça kullandıkları bir sözdür. Duygusal olarak problem yaşamamızda olumsuz bakış açılarımız ve düşüncelerimiz olduğunu, bunların da duygu durumumuzu negatif yönde etkilediğini öne sürerler.
Depresyon, fobiler, kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk , yeme bozukluları ve madde bağımlılığı üzerinde çalışırken terapistlerin sıkça baş vurduğu bir terapi yöntemi olarak karşımıza çıkar.
Özellikle semptom odaklı ve kısa süreli terapi hedefleri ile çaşılmak için odukça etkili bir yöntemdir.